Sesler, Renkler, Kokular

Eylül 2012

Nijerya deyince, tamamlanmış spesifik düşüncelerden ziyade orada geçirdiğim zamanı hatırlatan onlarca ses, görüntü ve koku gelir aklıma.

İlk gidişimde uçak Abuja’ya iner inmez hostesler tarafından kabine sıkılan sinek ilacının kokusu hatırladığım ilk şey (Sıtma hikayeleriyle oraya gitmeden epey gözüm korkutulduğu için tırsmıştım açıkçası). Havalanından dışarı ilk adımımı attığımda en çok dikkatimi çeken şey de şehrin kendine özgü kokusuydu. Ertesi gün telefonda ilk izlenimlerimi soran aileme ve arkadaşlarıma söylediğim şey de bu olmuş: Bu şehir değişik kokuyor.

Kokuları kelimelerle tarif etmek neredeyse imkansız. Dolayısıyla bu değişik kokunun neye benzediğini de anlatamam ama belki de oradaki hayatın içinden gelen tüm kokuların bir karışımıdır.

Yani: harmattan mevsiminde kuzeydeki Sahra Çölü’nden gelen tozun, yağmur mevsiminde saatler süren yağmur sonrası ıslak toprağın, çiçek açmış yemyeşil ağaçların, pazar yerlerinde satılan kuru balığın, mevsimine göre farklı tropikal meyvelerin, köşe başlarında varilden bozma ızgaralar üzerinde pişirilen suyanın (Yiyebildiğimiz oraya özgü ender şeylerden biri. Özel bir baharat sosuna batırılıp ızgara edilen tavuk ya da kırmızı et), kanalizasyonu olmayan köylerin, sıcağın, kurağın ve petrolün kokusu…

Gelelim renklere… Keşke hepimiz dünya üzerinde varolan tüm renklerin Afrika’daki kullanılış biçiminden nasibimizi alabilseydik. Hayatımız çok daha renkli olurdu kesin.

Nijerya’da herhangi bir pazar yerinde kumaşların satıldığı bölüme girdiğinizde ya da kalabalık bir sokakta yürüyen insanları on dakika izlediğinizde hayatınızda gördüğünüz en cart kırmızılarla, morlarla, yeşillerle, pembelerle karsılaşırsınız. Üstelik alışageldiğiniz moda anlayışından tamamen farklı biçimde bütün bu renklerin birarada kullanıldığında nasıl da göz alıcı ve uyumlu olabildiğine şaşarsınız. Nijerya’da hayat zor; insanlarsa çok canlı, renkli ve neşelidir. Kıyafetleri de öyle…

Offf! Sesleri kelimelere dökmek de çok zormuş. Güne tropikal kuşların ötüşüyle uyanmaktan, uzaklardan gelen yanık sesli ilahilerden, pazar yerlerinin gürültüsünden filan bahsedecektim halbuki. Kulağınıza çalınan tüm seslerin hayatın ritmini nasıl da yansıttığından… Onun yerine kısa keseyim, bizim iki yıllık Nijerya maceramızın soundtrack şarkısını dinleteyim. Hala her dinlediğimizde evin içinde deli gibi dans ettiğimiz bu şarkıdır aslında Nijerya deyince aklıma geliverenlerin özeti. Sıradaki şarkı tüm sevip de kavuşamayanlara gelsin sevgili okurlar: Duncan Mighty’den Dance for Me!

p.s. Arşivlerimizi aradım taradım ama bu yazıya cuk oturan resimler bulamadım. Bu fotoğraflar da Noyan’dan değil, “google görseller”den.

4 responses to “Sesler, Renkler, Kokular

  1. 🙂 Bey kismini Bilmem ama Ismail Kismi Aynen o dur kesin. Mariana Turkce yi unutmaya basladi siz gittikten sonra..

  2. Cok Guzel Olmus. Nijerya nin rengini, kokusunu, ve Nijerya da olmanin duygusunu iletmissiniz. Hos geldiniz vede Hos gittiniz.

Ismail YILDIRIM için bir cevap yazın Cevabı iptal et